Edebiyat ve Ahlak
Pek çok kişi yaşamın karmaşasından, insanların olumsuz davranışlarından uzaklaşmak; başka başka hayatlarla buluşmak için kitap okur. Oysa kitap ya da edebiyat insanı insana tanıtan, anlatan bir aynadır. Uzaklaşmak değil yakınlaşmak için, kaçıp kurtulmak değil tanışıp kaynaşmak için vardır belki de edebiyat.
Daha önce "Edebiyat nedir?" adlı yazımda konuya kısaca değinmiş, edebiyatı herkesin farklı bir pencereden gördüğünden söz etmiştim. Bakalım Nurullah Ataç edebiyat için neler söylemiş:
EDEBİYAT
VE AHLAK
Ahlakın,
bize özgeyi kendimiz bilip acılarına, kaygılarına ortak olmamızı, onunla
«hemhal» olmamızı buyuran ahlakın başlıca kurucusu, yayıcısı edebiyattır. Bir
kimsenin sıkıntılar çektiğini, yüreğinden yaralandığını anlamamız için; kendisini
görmemiz, diyeceklerini dinlememiz yeter sanırız, oysaki yetmez, görmek,
dinlemek başka, anlamak, gerçekten anlamak başkadır da onun için. Anlarız, o
kimse ne durumdadır, öğreniriz, bilgi ediniriz, ama bu bilgi içimize işlemez
daima, bizi sarmaz. Bencildir insanoğlu, bencil olduğu için yalnız kendi
dertlerini düşünür, yalnız onlara inanır, başkalarında gördüğü dertleri
kendisininkiler gibi kavrayamaz. Onlara omuz silkmezse, gülmezse, eğlenmezse
onlarla, gene iyi…
Bizi
bu bencillikten edebiyat kurtarır, şiirler, hikâyeler, romanlar, tiyatro
eserleri, denemeler kurtarır. Öteki insanların içlerini bize onlar açıverir,
bize başkalarını onlar duyurur. Bir kimseyi görüp de okuduğunuz romanlardan,
gördüğünüz oyunlardan birinin bir kişisini hatırlarsanız: «Ah! Bu bir Anna
Karanina! Bu bir Julien Sorel! Bu bir Tartuffe!» dersiniz, başkalarını
içlerinden anlıyorsunuz, onları kendi içinizde, hayalinizde
gerçekleştiriyorsunuz demektir. İlim bize dışı öğretir, onun öğrettikleri bizim
dışımızda kalır, sanat edebiyat ise öğretmez, sezdirir, kavratır, ahlakın
istediği de asıl bu sezme kavrama gücüdür. Edebiyattan geçmemiş insanın hayali
işlemez ki, kendisinden başkalarının acılarına, dertlerine ortak olabilsin,
onlarla «hemhal» olabilsin.
Bir toplumda ahlakın ilerlemesini, düzelmesini istiyor musunuz? O
toplumda edebiyat, sanat merakını uyandırmaya, geliştirmeye çalışın. Çocuklara,
gençlere şiirler, hikâyeler, romanlar okutturun, onları tiyatrolara, sinemalara
gönderin. O hikâyelerin, romanların, oyunların insanlarıyla tanışsınlar,
onların hayatlarını hayallerinde yaşasınlar, öğrensinler onların içlerini,
böylece gerçekteki insanları da daha iyi anlarlar. Çocuğunuz büyüyünce ne
olacaksa olsun, küçükken siz ona edebiyatı sevdirmeye bakın, ilim, bilgi
sonradan gelecektir, önce insanlığı kurmak, hayalini işletmek gerektir.
Nurullah
ATAÇ