İbadetten tedbire
Ramazan ayı boyunca sizlerle paylaştığım tasavvuf terimlerine bu yazıyla birlikte ara veriyorum. Kısmetse bayramdan sonra edebiyata dair çeşitli konularla yazılarıma devam edeceğim. Bugün "ibadetten tedbire" diyerek yolumuza devam edelim. Konuyla ilgili diğer başlıklara göz atmak isterseniz: "Cehaletten fazilete" bağlantısı size yol gösterecektir.
İbadet: Tapma. (Tas.) Sâlikin gösterdiği
çaba. (Iraki) İbadet üç maksad için yapılır. a) Cehennem korkusu ve cennete
girme ümidi sebebiyle ibadet edenler, b) Allah emrettiği için ibadet edenler.
Bunlar ibadeti bir şeref sayarlar. c) Allah’a aşk ve şevkle, heybet ve celal
ile ibadet edenler. (Tehanevi, II, 947.)
İblis: Şeytan. a) Allah’ın huzurundan
kovulan ve rahmetinden uzaklaştırılan bir varlık. Kovulma sebebi Âdem’e secde
etmemesiydi. b) Asi, asiliğinde ısrarlı ve iddialı yaratık tipi. Buna karşı
Âdem, asi ama suçunu kabul edip özür dileyen yaratık tipi. Biri bencilliği ve
kibri, diğeri tevazuu ve mahviyeti temsil eder. c) Nefs. Dıştan gelen
vesvesenin kaynağı ve sebebi iblis, içten gelen vesvesenin kaynağı ve sebebi
nefs şeytanıdır. (Mu’cem)
İsraf: Savurganlık. (Tas.) a) Basit bir
şey için birçok para harcamak. b) Harcamalarda itidal haddini aşmak. c)
İhtiyaçtan fazla harcamak. d) İktisad ve kanat esasına uymamak. Tutumlu
olmamak. Cimrilik tefrit, israf ifrat, cömertlik itidaldir. (Ta’rifat) Fütüvvet
ehli, insanın nefsi için yaptığı masrafı, çok az bile olsa israf sayar. Dost
için yapılan masrafı, fazla da olsa israf saymaz.
Kafes: Beden, nefs-i emare, sufiler
ruhu kuşa, bedeni kafese benzetirler. Ölüm suretiyle ruh kuşu beden kafesinden
kurtulup kudsiyet fezasına uçtuğu gibi ölmeden evvel ölme sırrına eren de bu
kafesten kurtulup ulûhiyet semasına uçar.
Kahve: Kahve X. (m. XVI.) asırdan
itibaren Habeşistan ve Yemen sufileri arasında gece ibadet ederken uykuyu
defetmek, zihni açmak ve kalbe feyz ve bereketin gelmesini sağlamak maksadıyla
kullanılmıştı. Kahveyi ilk defa Yemen’e Şazeli tarikatı şeyhlerinden Ali b.
Osman getirmişti. Kahveyi Yemen’e ilk defa Ayderusiye şeyhlerinden Ebubekir b.
Abdullah’ın getirdiği de söylenir. Bazı tarikatlarda kahveli ayinler ve zikir
toplantıları yapılırdı. Buna el-kahvetu’s-sufiyye
veya el-kahvetu’l-maneviye denirdi.
Allah’ın isimlerinden olan el-Kavi ile kahvenin ebced hesabiyle 116 etmeleri kahveye
zemzeme benzer bir kudsiyetin atfedilmesine sebep olmuştur. (İslam
Ansiklopedisi, VI, 97) Aynı maksatla bazı tarikat ehli arasında son zamanlarda
çay içmek de âdet olmuştur. Kahve
Nakibi: Özellikle Mevlevilerde ve Bektaşilerde kahve pişiren ve misafire
kahve ikram eden dervişe bu isim verilir. Bektaşi meydanında Ebu’l-Hasan
Şazeli’yi temsil eden kahvecinin bir de postu vardır. Kahve ocağı: Tekkeye
gelen mihmana kahve ikram edilen oda. Kahvecilerin piri Ebu’l-Hasan Şazeli’dir.
Sabr: Dayanma, dayanıklılık. (Tas.)
Başa gelen musibetlerden dolayı Allah’tan başka kimseye şikayetçi olmamak,
sızlanmamak, yakınmamak, kendine acındırmamak. Kul, karşılaştığı sıkıntı ve
belaların verdiği üzüntüyü sadece Allah’a arz eder ve onun inayetini ister.
Şekva, şikâyeti Allah’a sunma, kazaya rıza gösterme haline de aykırı düşmez.
Fakirin sabırlı, zenginin şükür ehli olması lazımdır. Sabr, musibetle karşılaşılan ilk anda bahis konusu olur. Sabr, haramlardan uzak kalmada ve dini
emirlere uymada bahis konusu olur. Sabrın sonu selamettir. Sabr-ı cemil: Yakınmadan ve sızlanmadan gösterilen sabır.
(Kuşeyri, 85-87.)
Tedbir: Önlem. İşin sonunu düşünerek
arzu edilen bir sonuca ulaşmak veya arzu edilmeyen bir sonucun ortaya çıkmasını
önlemek için önceden hazırlık yapmak ve çare aramak. Tedbir, hâlihazırda var
olan, arzu edilmeyen bir durumu ortadan kaldırmak için de söz konusu olur.
(Tas.) «Mukadderat değişmez», «Her şey Allah’tandır ve O’ndan gelen bir
şeyi gönül hoşluğu ile karşılamak gerekir. O’nun lütfu da kahrı da, safası da
cefası da hoştur» diye inanan sufiler tedbir almayı ve ortaya çıkan
durumları buna bağlamayı doğru bulmaz, Allah’a tevekkülü, itimadı ve
teslimiyeti esas alırlar. Fakat çalışmanın lüzumuna da inanır, kazanmanın sevab
olduğunu her fırsatta dile getirirler.
Çalışmamak ve tembel olmak anlamında tedbir kötü şeydir. Zira çalışmak
ve kazanmak Allah’ın emridir.
(Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Dr. Süleyman ULUDAĞ, Marifet Yayınları, İstanbul 1991)