Gafletten hoşgörüye
Tasavvuf terimleri ile ilgili yazılara devam ediyorum. Ramazan ayı boyunca tasavvuf terimleri sözlüğünden seçtiklerime yer vereceğimi belirtmiştim daha önce. Bugün de kaldığım yerden devam ediyorum.
Pek çok terimi, sözcüğü anlamını bilmeden kullanıyoruz bazen. Günlük hayatımıza yerleşmiş bu sözcüklerin yanlış kullanımı birbirimizi anlamamızı engelleyebiliyor zaman zaman.
Örneğin birine gıbta edebilirsiniz; ama kıskançlık hoş karşılanmayan bir durumdur. Azimli bir insansanız bir iş için çalışıp çabalar elinizden geleni yaparsınız; ama hırslıysanız gözünüz hiçbir şeyi görmez, kendinize hatta başkalarına zarar verebilirsiniz.
Hemen her sözcük insan ruhunun aynasıdır. Düşündüklerinin, yaptıklarının, hissettiklerinin. Bakalım bu seferki seçimlerimde neler var?
Gaflet: Aymazlık, dalgınlık,
dikkatsizlik. (Tas.) Nefsin arzularına uymak, zamanı boşa geçirmek, önemli bir
şeyin önemini kavrayamamak, değerli bir şeyin kıymetini takdir edememek.
(Ta’rîfat) Kalbin Hak’tan gafil olması, onun zikrinden mahrum kalması. İşlenen
bir günahın tevbesinden gâfil olmak o günahı işlemekten daha beterdir. (Sülemi,
332). Gaflet, derin bir uykudur (Sülemi, 106, 271, 249). Gaflette olan kişilere
gâfil ve ehl-i gaflet denir.
Gıbta: İmrenme. (Tas.) Bir kimsenin,
başkalarının sahip oldukları nimete, onların bu nimetten mahrum kalmalarını
temenni etmeksizin o nimeti kendisi için de istemesi. (Ta’rîfat)
Gıybet: Çekiştirme, koğuculuk. (Tas.)
Bir kişinin fena hallerini ve kötü huylarını gıyabında söyleme. Yüzüne karşı
söylenirse buna hakaret (şetm) denir. Bir kimseden, onun bulunmadığı yerde
duyması halinde hoşlanmayacağı bir biçimde söz etmek.
Hased: Çekememe. (Tas.) Hased edilenin
elindeki maddi ve manevi imkân ve hasletlerin yok olmasını hırsla arzulamak.
(Kuşeyri, 72. Ta’rîfat)
Hayır: İyilik, güzellik, fayda. (Tas.)
Var olan her şey, bütün mevcudat. Mutasavvıflara göre var olan her şey
hayırdır, yokluk ise şerdir. Onun için: «Olanda hayır vardır.» (el-Hayr fî-mâ
Vakaa) derler. Tüm hayırların esası bütün edip etmelerde, tutum ve
davranışlarda edeb gözetmektir. (Sülemî, 400)
Hazm: Sindirme, katlanma. (Tas.) Ufak
tefek hataları mesele yapmamak, basit hususları yakınma ve sızlanma vesilesi
yapmamak, alıngan olmamak, gönlü geniş olmak (sia-ı sadr.)
Hırs: Tutku, öfke. (Tas.) a) Bir şeyi
elde etmek için kişinin olanca gücü ile çabalaması. (Ta’rîfat. Tehanevi, I,
308.) b) Gayeye varmak için her vasıtayı meşru ve mubah görme, hedefe ulaşmak
için haram-helal dememek, hak hukuk gözetmemek, ihtiraslı olmak. c) Tamahkâr
olmak, kanaatkâr olmamak.
Hoşgörme: Her şeye rıza gözüyle bakma,
müsamahalı olma, kaderin her türlü cilvesini gönül hoşluğuyla karşılama,
Allah’ın yarattığı her şeyi beğenme.
(Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Dr. Süleyman ULUDAĞ, Marifet Yayınları, İstanbul 1991)
(Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Dr. Süleyman ULUDAĞ, Marifet Yayınları, İstanbul 1991)