Kayıtlar

Ekim, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öncelikler

Resim
Hayatta önceliklerimiz vardır. Bazen sıralama değişiverir. Beklenmedik durumlar nelerin hangi sırada yer alacağını ya da alması gerektiğini yeniden düşünmemize yol açar. "edebiyat pınarım"da ilk yazımı 5 Nisan 2018'de yazmışım. O günden bu güne sizlerle pek çok yazı paylaştım. Daha önceki yazılarımda da zaman zaman değindiğim gibi her iki bloğum da benim için arşiv niteliğinde. "kitap pınarım"da okuduğum kitapları kayıt altına alıyorum, burada yani "edebiyat pınarım" da ise edebiyatla ilgili bilgileri. Ancak zaman her şeye yetmiyor. Dolayısıyla bundan böyle "edebiyat pınarım"da her hafta sizlerle birlikte olamayacağım. Malum "öncelikler". Yeni yazılarımdan haberdar olmak için " twitter " hesabımı takibe alabilirsiniz. Böylelikle bloğumda yaptığım güncellemeleri takip etmeniz daha kolay olur diye düşünüyorum.  Bir sonraki yazıda görüşmek üzere şimdilik hoşça kalın, edebiyatla ve kitapla kalın.

Nitelikli edebiyat mı?

Resim
Edebiyatı nitelikli ve niteliksiz diye ayırabilir miyiz? “Nitelikli edebiyat” diyorsak bunun dışında kalanlara da “niteliksiz” dememiz gerekmiyor mu? Peki, “edebiyat” “niteliksiz” olabilir mi? Edebiyatın ruhunda, edep, kalite, nitelik yok mudur? Tüm bunlar nereden aklına geldi derseniz… "Türk Edebiyatı" yerine "Çok Satılanlar" desek Son günlerde medya fenomeni olmuş yazarların (!) kitaplarıyla ilgili bir röportaj yapılmış sektördeki bazı isimlerle. Yazının başlığı da “ Nitelikli edebiyat sosyal medyaya yeniliyormu? ” Konu Nilgün Bodur’un kitabındaki cümlelerden açıldı bir süre önce. “Anne Frank’ın Hatıra Defterinden” alıntılandığı iddia edilen ifadeler ortalığı karıştırdı. Hoş o cümlelerin Anne Frank’a ait olduğu da tartışılıyor ya, o da ayrı bir konu. Bununla ilgili olarak bir önceki yazım “ İntihal nedir? ”e bakabilirsiniz. Neyse edebiyat sosyal medyaya yeniliyor mu, sorusunun cevabı için yukarıda adı geçen röportajdan yola çıkalım. ...

İntihal nedir?

Resim
Özellikle son yıllarda gittikçe artan “intihal” bugünkü başlığımız. Bu konuya değinmek istedim; çünkü son yıllarda artan bu tip kullanımlar edebiyatın o naif dünyasını zedelerken gençlerin de kafasını oldukça karıştırıyor. Ünlü şairlerin ya da yazarların sözleri hatta şiirleri, yazıları değiştirilerek sanki yeni yazılmış gibi aktarıldığı için eserin asıl yazarı hakkında kafalarda soru işaretleri oluşabiliyor. Özellikle genç yazarların (!) tercih ettiği bu yöntem ne kadar sağlıklı tartışılır. Tartışılır diyorum; çünkü “yaratıcı yazarlık” adı altında yapılan bazı çalışmalar bunun normal olduğunu empoze etmeye çalışıyor. Eskiden de böyle çalışmalar yapıldığından dem vurarak yazar adaylarına çeşitli önerilerde bulunabiliyorlar. Konuyu detaylandırmadan önce bazı sözcüklerin sözlük anlamlarına bakalım. TDK’nin internet sitesi bu konudaki en büyük yardımcılarımdan. intihal: aşırma aşırma: edebiyat Başkalarının yazılarından bölümler, dizeler alıp kendisininmiş gibi gösterme veya...

Okuma Sanatı

Resim
Okuma bir gaye değil, bir araçtır. Okumanın sonunda bir fayda elde edilmelidir. Günümüze ışık tutmuyorsa tarih okumanın; öz varlığımızı düzeltmeyecekse ahlak okumanın bir gerekliliği yoktur. Örneğin marangozluk kitabını tekrar tekrar okuduktan sonra, onunla hiçbir şey yapmayan adam, gayretli bir okuyucu, fakat bir nevi delidir. Goethe ’ye göre: «Okumayı öğrenmek, sanatların en gücüdür.» İnsan; bir kitabı okuduktan sonra, eskisinden daha akıllı hareket edebilmeli; şunun bunun sözlerinden daha az aldanmalı; her şeyi daha açık görmeye, daha derin hissetmeye başlamalıdır. Güzelliği daha çok anladım; daha nazik, daha neşeli, daha mutlu oldum; düşüncelerim gelişti; hayatı ve insanları daha iyi kavradım; yaşama gücüm, hayata karşı cesaretim arttı diyebilmelidir. O zaman okuma boşa gitmemiştir. Bunları söyleyemezseniz, siz de marangozluk kitabını okuyan, fakat boş sandıklar üzerinde çoluk çocuğu ile yemek yemeğe mahkûm olan adama benzersiniz. Kitap okurken rastgele, gevşek ve y...