Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çehov kimdir?

Resim
anton çehov 1860’da Taganrog’da doğan ANTON PAVLOVİÇ ÇEHOV , kısa hikâyeleri ve sahne oyunları ile ün kazanan bir Rus yazarıdır. Eserleri Rusya’da olduğu gibi Batı Avrupa’da ve Amerika’da da günümüzde de büyük bir ilgi görmektedir. Çehov’un hikâyeleri birbirlerini pek anlamayan, bu yüzden yalnız kalan orta halli erkeklerle kadınları ele alır. En tanınmış hikâye kitapları şunlardır: “ Kaştanka ” (1887), “ Step ” (1888), “ Düello ” (1891), “ Sevgili ” (1898). Oyunlarında pek az dramatik hareket vardır. Tıpkı hikâyelerinde olduğu gibi oyundaki kahramanları da yaşamayı zor ve oldukça anlamsız bulurlar, çünkü yaşamanın nedenini ararlarken ilişkilerinde birbirlerini anlayamayacak bir sonuca varırlar. Yazarın en ünlü oyunları şunlardır : “ Martı ” (1896), “ Vanya Dayı ” (1897), “ Üç Kızkardeş ” (1901), “ Vişne Bahçesi ” (1904). Anton Çehov Moskova Üniversitesinde tıp öğrenimi yaptı. Üniversiteden sonra bir yandan doktorluk yaparken bir yandan da ailesine yardım etmek amacı...

Edebiyat ve Ahlak

Resim
Pek çok kişi yaşamın karmaşasından, insanların olumsuz davranışlarından  uzaklaşmak;  başka başka hayatlarla buluşmak için kitap okur. Oysa kitap ya da edebiyat insanı insana tanıtan, anlatan bir aynadır. Uzaklaşmak değil yakınlaşmak için, kaçıp kurtulmak değil tanışıp kaynaşmak için vardır belki de edebiyat.  Daha önce " Edebiyat nedir? " adlı yazımda konuya kısaca değinmiş, edebiyatı herkesin farklı bir pencereden gördüğünden söz etmiştim. Bakalım Nurullah Ataç edebiyat için neler söylemiş: EDEBİYAT VE AHLAK Ahlakın, bize özgeyi kendimiz bilip acılarına, kaygılarına ortak olmamızı, onunla «hemhal» olmamızı buyuran ahlakın başlıca kurucusu, yayıcısı edebiyattır. Bir kimsenin sıkıntılar çektiğini, yüreğinden yaralandığını anlamamız için; kendisini görmemiz, diyeceklerini dinlememiz yeter sanırız, oysaki yetmez, görmek, dinlemek başka, anlamak, gerçekten anlamak başkadır da onun için. Anlarız, o kimse ne durumdadır, öğreniriz, bilgi ediniriz, ama bu bilgi içi...

Hangi Türkçeye Osmanlıca diyoruz?

Resim
Bugün sizler için seçtiğim konu: “Osmanlıca”. Edebiyatımızın önemli bir parçası ve zaman zaman gündeme gelen bir konu olduğu için seçtim Osmanlıca’yı. Osmanlıca  - daha doğru tabiriyle Osmanlı Türkçesi -  okullarda öğretilmeli mi sorusuyla bir süre önce karşılaşmıştık. Bu konuya belki daha ileride değinirim; ama benim bugün sözünü etmek istediğim “Hangi Türkçeye Osmanlıca diyoruz?” Bu başlık benim için büyük önem taşıyor; çünkü ne yazık ki daha Osmanlıca’nın ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Hadi konunun eğitimini almamış kişiler için bir şey diyemem, bilmiyor olabilir. Ya Türk Dili ve Edebiyatı mezunlarına ne demeli? Ne acıdır ki dört yıl okumuş “Osmanlıca” öğrenmiş (!) bölüm mezunu bazı arkadaşlar bildiğiniz yabancı diller ibaresinin karşısına rahatlıkla “Osmanlıca” yazabiliyor ya da iyi derecede Osmanlıca konuştuklarını (!) iddia ediyorlar. Bazen şaka mı yapıyorlar diye düşünmeden edemiyor; ciddi olduklarını görünce daha da üzülüyorum. İngilizce, Almanca, Rusça… bunlar...

Balzac kimdir?

Resim
honore de balzac HONORE DE BALZAC 1799’da Fransa’nın Tours kentinde doğdu. Köylü çocuğu olan babası bankacılığa kadar yükselmiş ve Napolyon’un ordusunun iaşe işlerini üzerine almıştı. Annesi orta sınıftandı. Honoré ailesi tarafından pek sevilen bir çocuk değildi. Çocukluğunu sütninesinin evinde geçirdi. Dört yaşındayken sadece pazarları evine gidebiliyordu. Yedi yaşındayken Vendome’da bir yatılı okula gönderildi. Orada altı yıl kaldı. Fakir bir öğrenciydi. Annesiyle babası onu ihmal ediyorlardı. Başka bir yatılı okulda öğrenimini sürdüren Honoré bir süre Paris Üniversitesine devam etti. Sonra da bir noterin yanında kâtip olarak çalışmaya başladı. Balzac 20 yaşına basınca annesiyle babasından iki yıl için kendisini desteklemelerini istedi. Yazar olmak istiyordu. 1829’da “Les Chouans – Şuanlar”ı yazdı. Bu roman “ İnsanlık Komedisi ”nin ilk cildidir. Kalemiyle artık çok para kazanıyor ama aynı zamanda da çok para harcıyordu. Balzac, 1832’de Evelina de Hanska adında Polo...